tüm sevgililerini isimlendirdiği
sesli ve şekilli kutuydu hicran
yüzü, adı, tadı ne olursa olsun
içi ne kadar aşkla dolarsa dolsun
uzuvlarını ne kadar itelese de
derinine
yeterince yeşerip yetişemediği
dudaklarını
dudaklarına sıkıştırıp
dile getiremediği
ilk aşk
hicran duyuyor
hicran duyuyor diye
başlayan koşmaya
Naci kalbiydi kendi aksi
yönünde yalnız yalpalayarak
anaya-babaya ve maddeye karşı
gelişi bir sonbahar gününde
anlaşılıyor olmanın duyulmaktan
dayanılmaz zarifliğinde tüy gibi hafif
hicranın başını koyduğu yastık
Naci’ydi gece kafasından ayrılıp
koynuna girmenin deli fikri bedeni
ıtırlı bahçede kaşınma-karışma hali
doğuma doğru sızma-sürme yılanı
günah mantrasıydı anlaşılmaktan öte
tekrar edilen ses-siz
duyulan hicran
ama neye?