Anya!
ana ve tanrı karışımı varlık!
aynaya bakınca beliren
anlık hezeyan
yüzü yaratıp tüküren
sarışınsı sarmaşık
ya hep ölüdür sevişirken
bir çeşit kızıl gölgelik gibi
ya da gizli-saklı
ani bir karanlık patlaması
kalbi daraltan yük,
varlık cinsi uyuşmaz
Naci’nin dünya yürüyüşüyle
dönülemeyenin cisimsizlik ismidir
boş zihin ibadethanelerinden başka
bir yerde beliremeyen
sanatın kanlı kanvası
yetersizlik öfkesinin ikizi
ayna sahnesi ile lak lak lakanca kesilir
baba denen kurallar zinciri
demir sözleri kafasını tırnaklar
ensesini tokada açar
bıraktığı şekilde yakacak yıkacak
yukarıdan aşağıya doğru inecek
gözleyen bir devlettir
kurt gibi boğaza saldırır
bebekten aşiyandan
ya ölsün ya da yüzsün diye
sarmaşıkların sarılabildiği bir meşe
dalları kekeme salınan
toprak anya’nın
derinliklerine uzanan
ters yüz edilmiş bir adamsızlık hali
tüm dölü içinde biriktiren
bir umutsuzluk denizi
doğurdun anya
yağmalandı hayatla
hatırla her satırla
Resim: “Venüs’ün Doğuşu”, Odilon Redon