kırıp geçtiği, kopup geldiği
isyankar bir kul sevinciydi
yaratıcı çanını çalmak çocukça
uyandırmak incir içli dünyada
ne arzuladıysa çil çil
tanrılar ve tanrıçalar biçimli
varlıklarda yokluk yemiş
yas tutmuş, yüz bulmuş
çatlak çanak iradesinden akıtırdı
KUN emrine döndürmek için
ezelin çirkin zifirini
kırarak tomurcuklandırmak
söz tutan kara noktalarla
pörtleyen gözlerin yansıttığı ışık
her şeyi kendine benzetmek
hiçbir şeye benzememek
mükemmel bir yokluktu yazmak
kurban olduğu o biçimli bedenlerin
nereye ödeyeceğini bilemediği
bu yüzden köpek gibi kemik gömüp
kusursuz güç dilediği bedelleri
Naci’nin çatlaklarını açan yüktü
kimseye yar olmayacak esaret yadigarı
topak toprağa dönüşmüş yüreği
ellerde toza küle elenirken
ruhun kırık çömleğini sayfaya
kulpunu tutamadan döktü
kul kul derisi sözcükler
pullu mezar örtüsü resimler
başını kaldırdığında aynı hiçlik
nerede kurudu sevinç?
Resim: Jeane Myers