Kavanoz Hikayesi

Naci başka bir kahve evinde

gene kayıp

gene tek

başına

ne gelecek?

etraf kalabalık

herhangi biri olabilir

son veya başlangıç

Anya’ya kızacak hali yok

niye can verdin mi diyecek?

hakkı da yok

hakkı diye bağırıyor

kimse bakmıyor

haklılar deliye bakılmaz

mermer yüzeyde kendi yüzünü

görmeye çalışırken

yerde sürünüyor gözüyle

taşların desenlerinde

dünyaları ararken

başka bir yüzü olsa

ne fark ederdi

leke gene leke!

 

kız telefonundaki

tüm erkekler ile ilgili

rapor veriyor yeni sevgilisine

o adamlar olduğunu düşlüyor Naci

canı dayak çekiyor

temiz pürü pak edecek dayak

kızın her şeyi detayıyla

zamandan duygudan bağımsız

şeffaf bir kavanoz içerisinde

reçel yaparcasına sunuşu…

“Bir kavanoz koydum Beşiktaş’ta

ve yuvarlıktı, tepe üzerinde.

Pasaklı doğayı

sardırdı o tepeye.”

kalçaları genişledikçe hayalinde

sarıyor eliyle kavanozunu

ürememe sebebi

en az babası kadar eblek bakan

poşetin ardından koşan keltoş çocuk

“benim olmadıkça nasıl severim seni?”

kahve soğuyacak elbet

tadı dökülecek boşa

salak salak etrafı

seyrettikten sonra yatağına

dönecek hiçliğe akmaya

değişen bir şey yok

Resim: George Grosz “Cafe” (1919)

 

Çok iyi çocuk sizi bekliyor...

error: Content is protected !!