sıcacık kumların düşleri ısıttığı
dalgaların akşamları gündüze yumuşattığı
bir sedef hayalin kıyısından açılmış
dev bir Hindistan cevizinin süt beyazı kıvamı
henüz hiçbir ömrünü silkinmemiş bir kedinin
altın sarısı parlaklığında pullarıyla
Naci huzur topluyor yılanın dallarından
cennetten kovulmuş bir ağacın gölgesine
müteşekkir ayağı yengeç sırtı kırmızı
sırtında palmiye yaprakları kanatlar
kıvrılarak pembe pembe yeltenirken
geleceğin flamingo zarafetine
içinde kristalleştiği okyanusun
ahdini dertlerini incileştiren
tebessüm doğduğu gün yüzünde
mercan yuvası nar gibi kızarırken
yükselmek vardı kanatlı balıklar misali
tanrısıyla konuşmuş peygamber hafifliğinde
kırkından hemen az önce o ıslak mağarada
suyla dans ederken iman tahtasında
gezinen o görünmez güzeller
zevkle titreyen örümcek parmaklar
dönüştüğü çocuklar ve severek ışığa soyunduğu
kadınların adalarındaki yağmur ormanları
ayıklardı içinin kurtlarını yaz gecesi yaz
Resim: Paul Gauguin “Deniz Kenarında”