her akşam üzerinden
atamadığın hicranlarına
bordo nehirler çağlıyor
sarı ışık tozunu alırken
unutmaya bastırdığın
kuytularının köşelerinin
kavuşmaya yüz tutmuş
iki kadeh dudakları
çarpışınca kırılan şehvet
ve kelime kapılarına sıvadığın
sıdkı sıyrılmış kırmızı
aşk diye bir şey yok Naci
açıldığında gözler kocaman
zamanla parçalanmış iradeni
köpekleştiren zaafların
kucağında dimdik dururken
parmaklarının arasından
kemik peşinde koşup giden
rüzgarın eteklerinde Hicran
dağılmış saçları, benliğin
şerbetimsi suçluluğu
ifşası yalnız mahreminin
topluyor asılmadan
duvarlara yansıyan
bukle bukle gölgeleri ki
beyaz gömlek ruhları
sana ait olmayacak
bedenler suretler bitiştirdiğin
Resim:Phil Hale “Flinch”