gölgen ayrılmıyor ayağının dibinden
siyahınla bir olmuşsun tövbe etmeden
köklerini kurutan derinden koyu halkalar
sarmış pişmanlıklarını yere çekildiğin
köstebeklerin kör uykularına ortak
bir kurtarıcı arıyorsun fal taşı gözlerin
kahin akşamı bir bulutu sırtına dayamış
oysa Anya dediğin sadece kadınmış, hicranmış
o da açmış, kapamış, doymuş, bırakmış seni
dimdik dikip suya muhtaç topraklara
siyah mermerden bir abide, bir heykel gibi
kim yarattığını kör eder ki kendine?
Ah Naci durdukça putlaşıyorsun duy artık
nasıl kuruduğunu, kalınlaştığını, ışığı
yutan zamanı, karanlık sararken-dinle
çağırdığın melekler kadar şeytanları
arkanda sarı gökyüzü ağzı kapanmaz bir çığlık
onun dişleriyse istediğin yırtılmaya hazır ol
tanrı dediğin alamet içinde çınlayan ses
korkma tohumlaşmaktan, dağılmaktan, özgürce
sana şimdi vuran rüzgar bir vakit düştü
hayalince adamları buklelerinde dolaştıran
kadınların gönüllerine günah cübbeleri
kendi kendinin peygamberi Naci üzülme
kurban etme yaratıcı hüznü boş zevklere
sen çekildiğinde gök yine devasa boşluk
Görsel: Anne Magill “Never Let Me Go”