yokluğun sarı ile ilişkisini düşünüyorum
sarılmadan üzerimden geçerken güneş
bir çocuk vardı, bir adam, bir ihtiyar
saatin görünmez sarkacında bir
bir köşeden diğerine
izleri sessizlik kadar parlak
çizgilerin çerçevesinde duvarlar
içlerinde biçimlerimizden birbirimize geçitler
saklamaya çalıştığımız ile olmaya çalıştığımız insanları
ayırırken cennet bahçesinden
sarındığın battaniyen, şekerleme yaptığın kanepen
fal bakınca gözlerinde ferden geçilmiyor
dediğin kahverenginden kahve fincanların, sehpan
yaşamak için can attığım gözlerden
kaçan yeşiller pencereden, kapıdan
kitaplar, mektuplar, biblolardan ayrılık
boşluk zihnin ilhamı
iki kapı açılıyor şimdi, sadece iki insan biliyor
duvar kağıdı perdeler dua gibi
zaman kavuşmamak için örülmüş
ancak dokununca görünür kılınan sevdiklerimiz
bizle odalarımızda kayboluyor ışığın parmakları
içimize uzandıkça boylu boyunca
sükuta ayrılmış duvar dibi
görsel: Edward Hopper “Sun in an Empty Room”