kapının iki yanını tut sıkı sıkı
senden akıllı, senden vahşi
pençeleri arada, büyümek
yırtmak istiyor dehlizlerini
parçalamak teker teker
yeni can o girecek elbet
sıkıştır sıkıştırabilirsen
senin iki kelimene karşılık
üç ceset çıkarıyor kitaplardan
ağzıyla ağız olma
hayalinde ıslak ıslak kazandığın münakaşalar
akıp gidiyor
çünkü sen nerede yoksan o hep orada
o sarışın, sen esmer
sen esmer, o sarışın
beyaz saçlar buldukça yastıklarda
minber önlerinde, haç altlarında, saçaklarda
kutsal suyun süzgecinde
daha da hiddetle asıl
sendeki kapının örtemeyeceği
bir yara ki ölüm açıldıkça açılıyor
çarşaf gibi, yelkenli gibi
o gencecik oğlan kız oğlan tapıyor
devasa bir olasılık boşluğuna
sen inkar et
üç beş din çeperinde ruhani ve şiirsel
senin iki gecen ona bir gündüz
alma onu içeriye
zincirini dola kimliğine ve suyunu
çıkarana kadar sık
o başkası
o diğeri
kapının ağırlığını duysun
burada olmak için
neleri kurban ettiğini
kimleri kaşıdığını
bilsin yanıklarında
onu tuttukça mesafede
paslanmayacak
demirin tadı ağzına gelmeyecek
ve en az onun kadar mükemmel
mükemmel hissedeceksin
görsel: Enrico Robusti “Romeo & Juliet”