Yankılandığını biliyorum, odalarında huzur diye
Kara sarmaşıklı duvar kağıtlarının delisiyle
Ölümü tatmış gibi sevişmeyi kokladığını
Dilini unuttuğunu, bir hayvanı kurtardığında
Bir boşluğa hep gözün daldığında
Bir ses beklediğini, yüzeylerin parıldamasını isteğini
Rastgele gülümsemenin derini yüzüp göğe gerdiğini
Tanrını avucuna alıp dilini değdirdiğini
Seni getirecek yüzleri beklerken kendini
Zamanın çekirdeğini kırmışken yitirdiğini
Üzülemeyecek kadar ağırlaştığını
Suyunun gözlerimde dinlenmesinden biliyorum
İnadı kesip İsmail’i kurban etmen gerektiğini