içine doğru itildiğinde
geri gelmeyecek tür bir yalnızlık
dikiliyordu iskelet iskelet
dillendiğinde onu eritemeyecek eril kıvamda
etin zehirli dokunuşuna yer açtı bedeninde
dokunulduğuna alev alan
ellerini ısıtabileceği yumuşaklık ve irilikte
bir yokluğa varlık yükünü yıktığını
hayalet edebilecek kifayetsiz bir kayboluştu
kadınıyla kanlı ayda sevişmek
aşktan ve cennetten şeytanına düşüş
Naci alışkındı ya yine de yara almadı sanmadı sarmadı
bütünleştirecek bir arzuya kaldıramamıştı kara kedisini
tüylü dimdik ve yeşil gözleriyle absent tadında
üzerine alınmayacak artık böyle kendiyle sevişmeyecekti
aşk katilinin karanlık siluetinin kan bedenine inat
eliyle yüzünü belirleyemediği niyetler için
devimini tutacaktı
kafiri oruca kıran
bembeyaz kelebekler açmaktı
dünü öfkeyle özlemek, yarına boğulmak
Anya’nın yanında, anın içinde acıyla
zevkle inleyecekti çöktüğü çalı çırpı çalıntı
iskemlesinde tutuşmanın arafında
ve ahdinde hiçbir defa doğru güne
doğmayacağını bilerek bilenecekti
eli tüterken, umarsız gözleri kısık
sırtında kızıl bir düşman devşirmişti
kefaretin keskinliğinde
dumanı sivrilen ateş yüzlü boşluğun
eli omzunda küçük ölümü
yanıyordu, içinden yanıyordu kırmızı
Resim (Picture): Lynn Nguyen