aşktan anladıkları
mısraların dehlizlerinden
uçsuz bucaksız deryalardan
göz göz odalardan
kutulara sıkışınca kalbi delik
bir kadın yüzü tahtalarında ıslandı
sevgisi akıyordu kan gibi
avuçlamaya kalksa da yetmedi ufak elleri
tutmaya kırmızının şerrini şehvetinde
yüzmeyi bilmediğinden boğulacak
gibi oldu hep seviyor sandı dudakları
kızarıp da dudaklarına kapanınca
öyle gerçekti ki kadın kelimeleri
yalanların gizlediği
bir avuç anıydı şimdi aşk
filtreli fotolardaki yıldızlı geceler
yalnızlıkla mühürlü ruhu kadehlerde bastıran
anlamsız karabulutlar, bir yağmur, bir fırtına
sökmek bilmeyen şafaklar
en mahrem köşelerine
çöktüğünde
yüreğinin o devası kubbesi
Janus kadın da elbet yıkılacaktı
kendini bilmeyenin ölümü
sonsuz olurdu tekrarında
kül sözler toz duygular
yine yeniden suya muhtaç
açıkta yaralı kalacak cennetler
cehennem tadında kalben gömülüydü
Resim / Picture: Cesar Biojo