korkunun birçok adımı niyetlendirdiğini biliyoruz
açlığın soluğun kenarına yapıştığını
arzunun kasıkları maşa gibi kullandığı hayaline
tepe taklak olan düşünü ve giderek sertleşen
kaslarını ve ümitlerini ve imkanlarını
canavarla mecazi ve cinsiyetsiz sevişerek kırdığını
“rigor mortis” duyguların kırmızılı pübik döşeğinde biliyoruz
zevkle boğmak için İstanbul’un kadınlarını yanıp söndürdüğünü
tüm insanları mahalleme aşksızlık salgınıyla saldığını
isminle anılınca yokuşu çıkarken sırtımda gözlerin eridiğini
her adımla kendimi yedirdiğimi, terlediğin hayatın
özün olduğu kara kısmının pembe yarığını sevdiğimi
adetini değiştiren ölümün gözlerinin yukarı baktığını
mavi kıçında dönen dolapların rahminde biliyoruz