Arslan Ormanı

Arslan senin hasta olmanı istemiyorum

ormanım da avcılık yapıyorsun

seni şiirle besliyorum gidene kadar

ve dudaklarının kenarında kan var hep

bana kuvvetli olduğumu gösteriyor

maymun omzumda sincap sırtımda

çaldığım çok mısra var sana adak

ben Naci zavallı kavallı

çağırıyorum partime tam zamanlı köyüme deli

sevişmek için gelmiyorsun çünkü

kola ve bisküvi var, hocalar üflüyor işkillenme

güce tapıyor ve kadınların olmayan uzuvlarını

yalıyorum boş zamanlarda

hep erkek getiriyorum

kurban etmeye

bana bir ülke vermişler gibi geliyor

üniversitede çünkü yeşillik görünce

kenarlarında yosunlar tutan 

cinsel organların ağladığını duyuyor

kendimden ve gece canlılarından korkuyorum

o yüzden kötüyüm

görsel: Guillermo Lorca

Hayaletler

biz seni yanımıza alacağız beyaz elbiselerle

masumiyetini sardığın şiir defterlerinde

beyazın üzerindeki siyahlarda siyam kedileri

korkularını unuttuğun göz kapaklarınla seni çok

seveceğiz evin ahşap köşesinde, komodin çekmecesinde

mektubun içine senle gireceğiz geçmişin izni

ölü annenin dizi kıvrılmadan babanın avucunda

adını bize bırakırsan özür dilemeyeceğiz tüm

talihsizlik sonucu kendini çarşaflara saranların

ipek araları boynuna sıkışmadan gelip seni

ninenin buruş buruş ellerinden tekrar isteyeceğiz

görsel: James Ensor “The Intrigue”

Kafa Kafaya

çok kafa yardı, çok kafa; jöle gibi aklı Naci’nin şu

an içine biraz da votka katarak yılbaşı partisini

beklemeyi düşünüyor, tek bir gece tek bir an her şeyi çözecek

ama artık parti olmadığını, çünkü partinin her şeyi ele

geçirdiğini biliyor, ama, ama, ama kabul etmek istemiyor

sene 1984, elinde Winston sigara… işte kavga:

kalbin isteği, aklın söylediği

aklın bildiği, kalbinin iteklediği

ve kafasını gidip doğrudan öbürünün kafasına vuruyor

yarılıyor, ömrü de

kadın, erkek, cam, taş, hayvan, minnet, iffet

patlayınca balonlar, karpuzlar, o güzel renkli sıvılar

yavaş yavaş, ayyaş ayyaş

birbirine karışıyor, ebru değil, akıl aklın içinde

insanlara gidip durduk yere kafa atmasının sebebi bu

sekse çiftleşirken tekilleşmeye hayvani çağrı

kırmızı kırmızıya, anılar anılara, pişmanlıklar pişmanlıklara

ve gene aynı şekilde kavga ettikçe zihninde

ıstakozlarla kaynarcasına onlarca insan yaşamaya başlıyor

böyle indirdim resmi, reisi

donunu indir anca sen Naci

en son ne zaman kendin içine için yaşadın?

Naci biliyor, o kadar yer yok, zaman yok

ama vurmuş bir kere, vurmuş alışmış, kudurmuştan kuduzdur

düz durmuyor, iki meme, iki amele, iki meale  

her şeye kanabilecek kadar kelime kaybediyor

yeter ki canı yansın, yaşadıklarını bilsin aklında

hayatının tanrıca çizilen çizmesinde

kendi ayak parmaklarına bile yer kalmamış

sıkışmış, kendiyle sıkıştıkça iyilerini kaybetmiş

iyi parti, dolar indi kalktı, dolar boşaldı

öyle daraldı, akla zarar, çiçekleri sol, yüzü sarardı

kıyıyı ve gelgitleri düşünüyor, üşüyor

üzerine kitabın kapağını kapatıyor, örtüsü, dürtüsü

aklına dünyaları alıyor ama dünya aklını alamıyor

ne iştir, ne içtin votka karpuz jöle beyinli Naci?

Görsel: Kenne Gregoire  

 

 

 

Dolapsız Aşk

ihtiraslarını kurutup kaldırdığın

çift göz dolabından çıkar artık.

bak ağacımız gıcırdıyor

çekmecelerimiz açık

bastırma korkunu sığ sulara  

çamura düşmeden, kirlenmeden

sevmek, sevişmek olmaz

*

naftalini dilinde döndürmeyi bırak

karar ver ellerinin rengine

içindeki yumağı oynadıkça açan

kedi kalbimi ağzıma getirme

ölüleri dirilten bu yünden son

başka bir sona bağlanmadan

soğuk mevsimin rüzgârı

*

ıslaklığını almadan

sönmesin bu şafağa ateşimiz

başka bedenlerde yıkama

yüreğinin kirini pasını

vuslatın kokusu sen

katlanıp üzerine uzandığım  

temiz çarşafların baharı sen

*

Görsel: Liu Xiaodong (1963) “Aşk”

İvmeme

dönme dolap dönme

her yeni hayalle eskiyen

cüce paltosu

aralık kapısı kapıcısı

bir umut kusurcusu

Naci Paşa

ile

gıdısını tutuyor etini bürüyor

“çirkinsinsen”

döne döne

*

bu sene daha

bir sene sensin

aşağıya doğru

ivmeme meme, meme

bakma sen

kadınlı ilçesi Naci’si

sınıfta olmak bile lütuf diye

akıldışı işlerin okulu

hamdın oldun

pişi suratlı

*

of çok genişsin ve engebeli

cildinden vadeli

öpemiyorum

parasını alamayan kimse kalmasın

ahirete et satanlar

zincir tükürüyor lirayla

gemileri yürütmüşler içinden

dolarsa

ele boşalır yana yatak

*

haberi yok ayağından bağlı

sınıf kuzular gibi

meeee meeelesef

kurban ediliyoruz

hatırı sayılır bir şekilde

terk ediliyoruz

başaklarımız kurumaya

yüz tuttu

tutacak kalmadı

bir güzel yüz, iki güzel göz

o da Naci’nin değil

*

Görsel:Johannes Grützke

 

Har Har

Har har

yerinden çıkarıp üzerime alıyorum

iktidarmış can-a-var

Allah diye bağırıyor

hepsini istiyor

içinde Naci

terakota meme ucu geçen bir şiir

Marslı eve kartpostal yolluyor

öyle anlamsız ki

tek başına dağın üzerinde

sen ben param param parça

iki dolar

elimin tersi, yüzümün düzü, göm göm

yüz görümlüğü

bir öpse belki

asgari bir müşterekte bulaşacağız

ama öyle ketum melun

bakmakla olmaz ki

vakit eziliyor ayaklarının altında

gel ters çevireyim seni

başka yere ak

sen memnun alan memnun

Mecnun halin deli oldu

razıyım yeter ki “in the”

ranzamda seksi iblis arslan

çekirdek misin insan mı?

seni içime içime can-ı-var

görsel: Geliy Korzhev

Ahlaksız

tam bir ahlaksız, mesut

şeytan ağzında tüylü

ahlaksızlığı mükemmel bir

Amak-ı hayal

kitabın içine dışında sıkıştırmış

uzağı iyi göremediği kadının

tövbe sevişmeleri aklında Naci

vücutların yerlerini biliyor

bir resim ver ona

iki kelime işit, teröristleri var 

aşk yırtıcıları

ısırarak çıkacak sanıyorsan

yırtarak aklarsa

yanılırsın, yanıldığın kadar

ılıksın ve

tüm o ahlaksızlığı açık

etmek için kelimeler var

üzerine sürüyor

duymuyor soğuk

Logos, Lodos, umurumda değil

rüzgârın hep kuytularında

kuyruğundan tutmuşsun

bırakma günahsız

görsel: Julia Soboleva

Rilke Siyahı

bir şiir siyah giyiyorsun

ve seni Rilke’nin dilinden kurtarmak

için bedenini

unutuyorum ruhunu

tutuyor içim

bakınca

bir dünyaya iki beden çok

zarif ve utangaç aidiyet

yasakların yanında yatıyoruz

sarışınmış sarılmışız

bir film, bir romantik yalan

üzerimizde ışıkları

ve birbirimizden habersiz

bir 

yok olma

sessizce

odaların bizi

sıkıştıramadığı yerde

görsel:Henrik Aarestad Uldalen 

Gözlerin Beni Vur Onlara Verme

gözlerini açıp bana vermişsin

öyle patlıyor tabanca bebeklerin

onlara değil sayı

niyetin izi aklında sevişen kara kedi

gizlediğin zehir zemberek arzular

dönüyoruz kırmızı çeperinde

monologlar vajina

yıkamamış seni mağrur adam ben

gençliğini siyah kıyafetlerinle

tutmuşsun maskeleri bırakmak adetin değil

modernist şairlerin yatakları soğuk

eklemlerden kelimelerle dolu

seni atıp çıkarmış olta zihninde

kedi yedi kara saçların

bir cinayet işte gözlerini açık

bırakmış

denizler denizler kara

aldatmamış aklını almamış dersini

geçirmiş tırnaklarını deli

beni vur onlara verme

görsel: Aleksandra Waliszewska

error: Content is protected !!