Kızıl Etse Beyaz Göğsü

anlamadığı lisanlar çok

tam bir kör cahil Naci

çeviriyor da çeviriyor nafile,

her şeye dokunmak istiyor

dilini sürüyor, elini eksik etmiyor

ağaca bakar

insana bakar

duvara bakar

ağzını şapırdatır

oynatır da oynatır

kulaklarını

kedi tüyleri misali kabartır

şapkasını çıkarır

zihnini kesilmiş karpuz gibi açar

gene de anlamaz

söylenenlerin

yaşadıklarının manasını

çıkaramaz

midesi de başı da bulantı

geceden kalma dumanlı

sarılmaya kalkar

anılara eline gelen

uzuvlarını içine iter

anlamak için sırf

boşlukları boşaltacak

öyküleri, özleri, fıtratları

geçirmek için damarlarına

bir öz varsa yokluğuna denk

içindeki denize

ağaç dallarından kafesinin hemen altındaki yere

bir köpekbalığı almıştır

kopardıkları ile

vücudunu vücuda gömmüş

bir ufuk toprak yarası açık duran ağzına

anlamıyorum, anlamıyorum.

“Tüm hayatımız bir çeviri…

Tüm vücudu bir acıdan bulut”

bağırışlarına kimse gelmemiş

öle-memiştir tekliğiyle

oysa gerçekten bir hayvan olabilse

rrrrrrr rrrrrr

ısırabilse durmadan

çene diş kırarak

kızıl etse beyaz göğsü

“neden gösteriyorsun her gün

bana kanlı yüreğini?

Hangi suç göğsündeki,

hangi çıkmaz kan öpücüğü,

hangi avcı atışı?”

varlığa lisan edecek

bir insan olsa

o zaman sürdürebilirdi

çeviriyi hayvanlar gibi

 

Resim: Takato Yamamoto

Şiir Referansları: Adrienne Rich “Our Whole Life”, Pablo Neruda “Kırmızı Göğüslü Çayırkuşu” 

 

Çok iyi çocuk sizi bekliyor...

error: Content is protected !!