Zehir mi Panzehir?

Hem zehir hem de panzehir, hayal gücünün kuvvetli kollarından kurtuluyorum, güç bela, nefes alıyorum, gerçek ve sert ve sonra, hem de hemen sonra özlüyorum o kavrayışı sıcaklığı, beni ileriye doğru itişini. Küçükken beni yürütmek için sırtımdan hafifçe iten annemin eli…  

Şimdi orta yaşlı denecek yaştayım, kırka sırtımı dayamış, bekliyorum. Daha gençken hayallerin neredeyse sonu yoktu. İçinde bulunduğum zamanın kabuğunu kırar, istediğim vakte, istediğim mutluluk sahnesine, kurduğum insan şeklinde giderdim. Düşlediklerimi söylerlerdi diğerleri, düşlediklerim olurdu. Hepsi olacaktı. Tekten çoğalırdım. Aslında yaptığımın tam tersiydi yaşam şimdi anlıyorum.

Vakitle, elendi çoğu. Olmadıkça çoğu, gerçekleşmedikçe, kendi kendini de ısırmaya başladı hayal gücü. Doğa’nın, inanıyorsanız tanrının yolu bu. Tüm çoğunluk, tüm bu ziyan. Yıldızlardan, spermlere, her bir farklı kar tanesinden, her bir çiçeğe, çılgınca çoğalan hücrelere ve kelimelere biçilen değersizlik. Onca akıp gidenden tek tük akılda, tende, gönülde kalan… Hepsini düşleyebilip sadece birkaçına ulaşmak. Ölüm gibi bazılarını sadece düşleyip yaşadıkça yaşayamamak. Sonra dönüp kendini yemek.

Gözle görülmeyecek kadar küçücük şeyler, benim içime girip beni öldüreceklermiş. Nefes alamayacak, boğulacak gibi olacakmışım. Gerçek mi şimdi bunlar ben hayal edemedikçe? Ben hiç boğulmadım ki…

Lakin boğulur gibi olurken, gözlerimi kapıyor ve düşlüyorum tüm sevdiklerimi, vakitleri ve birbirine açılan şiirleri, karakterleri, hikayeleri, benim gibi kendileriyle hem boğuşup hem de sevişenleri. Kurdukça hayal dünyalarımı, gerçekler de daha bir gerçek sanki. Şiirdeki kırmızı daha bir kırmızı, şarabım daha bir şarap, duam daha bir öpücük kıvamında.

John Keats gerçek güzelliktir, güzellik de gerçek der bir şiirinde; bence gerçek hayal gücüdür, hayal gücü de gerçek. Düşleyebildiğim kadar var ve yokum. Sevdiğim ya da bir tanrı ya da karnı acıkan kedim, beni düşledikçe ben daha çok varım. Dünyanın içine, kalbine girip onu yok edecek kadar kendimden habersiz.

Yalnızlığı yaratan da kıran da o. Korkumu yaratan da dağıtan da o. Tanrı da bir hayal belki…  

Görsel: Deniz Sarazhin “Ağırlıksız” 

 

 

Çok iyi çocuk sizi bekliyor...

error: Content is protected !!