Ters Yüz

uçurtmanı ters tuttuğundan yerin

içine çekiyorlar seni

bu zevk değil

anca solucanca

kasığına kanca takılana kadar

sürünüyorsun kumca

inci toplayacağım diye daldığın

denizde tuz topakları ağzında

gözlerin hep kırmızı

kan besler gibi

kiraz tükürür halde uyumuyor

vicdanına asılanlara yüz vermiyorsun

“ben mi yarattım?”

kuş çok büyük çok zengin çünkü

yumurtaları almak için kesmeyeceğin

kaz yok ama anaların yavru keseleri

mezar taşları hepsinin

içinde bir kitap

sana bela okuyorlar

sevilmek zor iş, parayı yer yutar

nefsi kurutur çamaşır ipinde asar

kim sana gülüyor bilemezsin

nefesin kesilir

ölüyorum diyemezsin

gel çık gömüldüğün yerden

bir önceki şiire inan af dile

görsel: Joseba Eskubi “Insomnia”

Keyif Gözü

Şiir olmadığını söylüyor. Çünkü çok insan duysun istiyor.

Şiiri hissetmek için ayda en az bin dolar gelir gerek. gelir gider. dolar boşalır.

Gerdeğe giremedikçe gergadanlaşan engerek, hepimiz ergen.

Buyuz, suyuz. İçiyorlar memelerinden.

Cennette bir nehir var ve Boğaziçi’nden geçiyor.

Şiiri anlamıyorlar çabuk gelsinler, boşalsınlar, bilsinler.

Minare dönsün dolaşsın, dikleşme, erkek egemen meme ucu.

Ahhh istiyorlar. İnleme. Kafalar yeter sanki….

Bir şey duyayım ve ağzım açık kalsın, aklımı çalıştırmayayım.

O zaman ağzına … yaparlar…

Güzel şeylerin hiçbiri şeyinden, Şeyhinden böyle değil.

Zamanı parçala, sür, macun o, bak saçların aklaşacak.

Sana kim yaklaşacak?

Tek bir adam gelsin, seni sürekli mutlu etsin, yok öyle şey Naci.

Eşcinselleri dövüyorlarmış, inananları bilmeden seviyorlarmış.

O da değişir. Gözü mor bir insan kalır.

Biz başörtüsünü de saçı da seviyorduk. Sınıfımda hepsi insandı.

Kim kırdı?

Dilim cop olsa da vursam her birinize. en çok da küçük kendime.

Tanrının umurunda değil belli… istersen elli, ister yüz, istersen boğul.

Allah bir kanat vermiş. Hiçbirimiz bulamıyoruz uçmadan.

İnancın atlayışı, Kierkegaard bahçesinde kalmış…

Madam, madem çikolatanız Madlen, biraz zevk verseniz.

Keyif gözünün yağı, kalbinin nasırı…

Sen hiçbir şey yapma, her şey sana gelsin…

Yok ya Naci?  Ne ala, memleket…

görsel: “Ember Two” by Graham Dean

Çıkarın Bıçakları

çıkarın bıçakları

adam kucağında gözü yolda

can verecek İsa Efendi

kan çiçeklerine toprak kâse az şarap

tas tamam yusyuvarlak

ölüyor ölüyor koşun odaya

karısıdır anasıdır bilemeyiz bir kadındır

bıçak sırtı

sırat köprüsü

kırıldı kıralacak

bacakları ayrılacak

hep bir kadının gömüldüğü

yerlerde biten ağaçlardan

saplar saplar

kim bilir Naci onlara ne yapmış

ihanet ettiğini eteği

ütülerken etinin üzerinde

BoDoSlama başkan

zincir, takoz ve otuz bir adet çekme halatı

kurtarmaya gidiyoruz

anam yangın yeri

babamı zor çıkarırdık

geri koyamıyoruz

morgda bir çekmece açılmış

oraya gitmeyecek ya sözde

koltukta taklit etmek için

yüzünü üzgün kılıyor

bebek teni kadavra

salmış kendini hale bak

arası muşta

apış arası arayışta

tüm kadınlardan bir bıçak

bizim hüzünlerin hanım efendisi

öcünü alıyor bileyerek dilini

konuşuyor da konuşuyor

ayrılıktan sözünü kim kesecek

çıkarın bıçakları

Görsel: “Our Lady of Sorrows” by Pauola Rego

Arslan Ormanı

Arslan senin hasta olmanı istemiyorum

ormanım da avcılık yapıyorsun

seni şiirle besliyorum gidene kadar

ve dudaklarının kenarında kan var hep

bana kuvvetli olduğumu gösteriyor

maymun omzumda sincap sırtımda

çaldığım çok mısra var sana adak

ben Naci zavallı kavallı

çağırıyorum partime tam zamanlı köyüme deli

sevişmek için gelmiyorsun çünkü

kola ve bisküvi var, hocalar üflüyor işkillenme

güce tapıyor ve kadınların olmayan uzuvlarını

yalıyorum boş zamanlarda

hep erkek getiriyorum

kurban etmeye

bana bir ülke vermişler gibi geliyor

üniversitede çünkü yeşillik görünce

kenarlarında yosunlar tutan 

cinsel organların ağladığını duyuyor

kendimden ve gece canlılarından korkuyorum

o yüzden kötüyüm

görsel: Guillermo Lorca

Kafa Kafaya

çok kafa yardı, çok kafa; jöle gibi aklı Naci’nin şu

an içine biraz da votka katarak yılbaşı partisini

beklemeyi düşünüyor, tek bir gece tek bir an her şeyi çözecek

ama artık parti olmadığını, çünkü partinin her şeyi ele

geçirdiğini biliyor, ama, ama, ama kabul etmek istemiyor

sene 1984, elinde Winston sigara… işte kavga:

kalbin isteği, aklın söylediği

aklın bildiği, kalbinin iteklediği

ve kafasını gidip doğrudan öbürünün kafasına vuruyor

yarılıyor, ömrü de

kadın, erkek, cam, taş, hayvan, minnet, iffet

patlayınca balonlar, karpuzlar, o güzel renkli sıvılar

yavaş yavaş, ayyaş ayyaş

birbirine karışıyor, ebru değil, akıl aklın içinde

insanlara gidip durduk yere kafa atmasının sebebi bu

sekse çiftleşirken tekilleşmeye hayvani çağrı

kırmızı kırmızıya, anılar anılara, pişmanlıklar pişmanlıklara

ve gene aynı şekilde kavga ettikçe zihninde

ıstakozlarla kaynarcasına onlarca insan yaşamaya başlıyor

böyle indirdim resmi, reisi

donunu indir anca sen Naci

en son ne zaman kendin içine için yaşadın?

Naci biliyor, o kadar yer yok, zaman yok

ama vurmuş bir kere, vurmuş alışmış, kudurmuştan kuduzdur

düz durmuyor, iki meme, iki amele, iki meale  

her şeye kanabilecek kadar kelime kaybediyor

yeter ki canı yansın, yaşadıklarını bilsin aklında

hayatının tanrıca çizilen çizmesinde

kendi ayak parmaklarına bile yer kalmamış

sıkışmış, kendiyle sıkıştıkça iyilerini kaybetmiş

iyi parti, dolar indi kalktı, dolar boşaldı

öyle daraldı, akla zarar, çiçekleri sol, yüzü sarardı

kıyıyı ve gelgitleri düşünüyor, üşüyor

üzerine kitabın kapağını kapatıyor, örtüsü, dürtüsü

aklına dünyaları alıyor ama dünya aklını alamıyor

ne iştir, ne içtin votka karpuz jöle beyinli Naci?

Görsel: Kenne Gregoire  

 

 

 

İvmeme

dönme dolap dönme

her yeni hayalle eskiyen

cüce paltosu

aralık kapısı kapıcısı

bir umut kusurcusu

Naci Paşa

ile

gıdısını tutuyor etini bürüyor

“çirkinsinsen”

döne döne

*

bu sene daha

bir sene sensin

aşağıya doğru

ivmeme meme, meme

bakma sen

kadınlı ilçesi Naci’si

sınıfta olmak bile lütuf diye

akıldışı işlerin okulu

hamdın oldun

pişi suratlı

*

of çok genişsin ve engebeli

cildinden vadeli

öpemiyorum

parasını alamayan kimse kalmasın

ahirete et satanlar

zincir tükürüyor lirayla

gemileri yürütmüşler içinden

dolarsa

ele boşalır yana yatak

*

haberi yok ayağından bağlı

sınıf kuzular gibi

meeee meeelesef

kurban ediliyoruz

hatırı sayılır bir şekilde

terk ediliyoruz

başaklarımız kurumaya

yüz tuttu

tutacak kalmadı

bir güzel yüz, iki güzel göz

o da Naci’nin değil

*

Görsel:Johannes Grützke

 

Har Har

Har har

yerinden çıkarıp üzerime alıyorum

iktidarmış can-a-var

Allah diye bağırıyor

hepsini istiyor

içinde Naci

terakota meme ucu geçen bir şiir

Marslı eve kartpostal yolluyor

öyle anlamsız ki

tek başına dağın üzerinde

sen ben param param parça

iki dolar

elimin tersi, yüzümün düzü, göm göm

yüz görümlüğü

bir öpse belki

asgari bir müşterekte bulaşacağız

ama öyle ketum melun

bakmakla olmaz ki

vakit eziliyor ayaklarının altında

gel ters çevireyim seni

başka yere ak

sen memnun alan memnun

Mecnun halin deli oldu

razıyım yeter ki “in the”

ranzamda seksi iblis arslan

çekirdek misin insan mı?

seni içime içime can-ı-var

görsel: Geliy Korzhev

Ahlaksız

tam bir ahlaksız, mesut

şeytan ağzında tüylü

ahlaksızlığı mükemmel bir

Amak-ı hayal

kitabın içine dışında sıkıştırmış

uzağı iyi göremediği kadının

tövbe sevişmeleri aklında Naci

vücutların yerlerini biliyor

bir resim ver ona

iki kelime işit, teröristleri var 

aşk yırtıcıları

ısırarak çıkacak sanıyorsan

yırtarak aklarsa

yanılırsın, yanıldığın kadar

ılıksın ve

tüm o ahlaksızlığı açık

etmek için kelimeler var

üzerine sürüyor

duymuyor soğuk

Logos, Lodos, umurumda değil

rüzgârın hep kuytularında

kuyruğundan tutmuşsun

bırakma günahsız

görsel: Julia Soboleva

yalan dilin meyven ellerin

yalan dilin meyven ellerin

yıldız geçitleri karıncalar

ışıklar sırtını kaşındırıyor Naci

yüzü koyun bir çiftlik düşüncesin

melek ayağı köpek sesi

bir açılım istiyorsun ama

çitini kıramayan sen

dünya küçük elini kemiriyor

büyük uzuvlarından başlıyor

yeme bitiremiyorsun sen açsın, aç

maskende küçüldün kaldın

evin mağara ağacı 

yeşil çin çin kedilerin aç

giriyor çıkıyorsun mahallelere

kadın suretleri hayaletler gibi dolanıyor

adamlar adam sarıyor bırakıyor

sıkıldıkça şevkin

ağzın sulanıyor aklın bulanıyor

anlamıyorsun yerde yatan sen misin

meyven mi

uyanacak mısın yetişemeden

titremeyecek 

kime ait gözlerinle

tohumlarını at 

yalan dilin meyven ellerin 

görsel: Roberto Ferri

Ya Kulum

Gözlerini deviriyorsun

Ellerini açmışsın

Bir yozlaşmadan bahsediyorsun

Ağında tat yok

Sırtını dönmüşsün

“Makamın bir ağırlığı olur

Başaklarını açmışken almazlar

Eleğinle gitme değirmen dereli derviş”

Diyorsun kendine rüyanda

Yürü ya kulum

Dese baş tanrı tartanlar

İnanmazsın “artık” din dersin

Seni üflüyorlar deliklerinden

Ezgiler dizlerinde

Çıtırdayan namaz sesleri

Yüzünden camiden

Kovulmuşsun

Üç duayı sığdıramamışsın bir kaba

Tecavüzcüye tecavüzcü dediğin

İçin senin ipini yağlıyorlar

Ağacın avuç için

Ahiret konuğu

Beyazların sakaldan seçilmiş

Kazanacağım diye bekliyorsun

Nafile eleğin duvarda

Ekmek oldun hamursuz

Şarap yerine zemzem

Çiğniyorlar seni Naci

Üzerindekileri üzerindekiler

Çalıyor birer birer tarlalarından

Görsel: Corneliu Baba “Pieta”

error: Content is protected !!