Kalıntı

suyun rakıya nüfuzuyla saf

nefsin hayaletleri genleşiyor

aslan sütünden beyaz

uyku tenin sürahı ucundan 

damlıyor şehrin kutularında

oda oda naftalin kokan

devşirme sevdalar silikleşiyor

göz kapaklarınca unutkan

özünde gördüğünden fazlasını

tutamayacak kadar korkak

sevemedin kendinden çok

tasavvurunda sarhoş uyku

mışıl mış gibi bir akşam

daha da çelimsiz çöküyor

diz(e)lerinde ağrılarını

büyütmüş doğuramadıklarından

tutamadığın tüm dumansı

dudaklar ve alamadıkları aklın

suretleri kifayetsiz ve arsız

aşkın kalıntısı beline inen sızı

geçen günün günahını paklıyor

tek gerçek acı uyutmayan

başında bulut tüccarı

Resim: Dan McCaw

Boğaziçi

sarar şansının tomurcuğunu

yıldız tozundan tevekkeli

bitmeyen sözlerin dalında

okumuş yüzler kitaplar

sonbaharın sıkılıp düşürmediği

bir sen varsın çeperinden gayri

keyfekeder filizlenen zamanın gamı

tutuşmuş iri nefesinde

yarasından birkaç fersah ötede

ben hisardan hisara bakarken sızlar

Tevfik Fikret’in kemikleri

sıkboğaz ettiğin sevgilinin

“sevdiğim bir kıyamet olmuşsun”

mor salkımlara özenen izleri

aşkın okulu yaşatan o ruh kelebeği

yeşillerini eteklerine almış handan

göbeğinde ağırlıyor hicranları

koşarken kıvrılan yokuşunda

o kaygan tepenin Boğaziçi

sükûneti büyütüyor her kaçan

yaprağı gözde bir ölümlü çocuk Naci!

Resim: Denis Sarazhin 

 

Turuncu Aksine

kırmızıyı canın yandığında gösterme sırf

başka günleri turuncu aksine karıştır

ağzında bir tat olsun güneşten

kar akşamlarında kalınlaşan o ihtimal

sabah ballansın darbelerle dişiliğinde

ger demirlerini yer ayır aralıklarla

ihmal ettiğin dünya dönerken edebiyle

ihtiyatlı bir nimete boyun eğmek kadar

hafiflik yok ilhamında damarlı renklenen

tut kopar istediğin ışık demetlerini

hak etmek diye bir şey yok zira

dalgaların önünde durmak delilik değil

fıtratında varsa büküldüğün kadar büyümek

zarafetini zayıflıkla karalama açıl

nazire edercesine kara deliklere

konuşmak için varlığı, yokluğunla anlaştın ya

dikenlerimden uzakta kaldı

tenin gergin ve parlak

yaralara derin özlemini göm ardıma

sırtımda ölümlü ayak izleri yürüsün

kırmızıyı canın yandığında gösterme sırf

seni sevecek daha çok ışık, daha çok ışık!

Resim: Egon Schiele “Totes Madchen”

 

Kırık Kaderli Ağaç Gölgesi

aynadaki canavarın tek

bir dişinin batacağı karanlık

gözlerinin affına sığmayacak

bir dönüşümü fişteklerken

kendi umutlarına kısır

dolaşan gönlünün ağlarında

isteyip de gülemediğin

çehrelerinde çelimsizleştiğin

kadınların ihtimali

boğuldukça basiretsizliğinden

kurtulan kıvılcımlar

son kez seviştiğini bilmediğin

senin hicranların

her boşaldığında aç bir çocuk doğuracak

kamplarda tozu duman yaşamaya mecbur

bir mültecisin sen Naci doyumsuzluğunda

kırık kaderli ağaç gölgesi

arayan kalpleri yumuşadıkça ölen

savaş düşmanları gibi ürper

kış gelmeden toprağa salık ver

kırka dayanan o ölüm kokulu kumaş

nehirlere kimi gömersen göm

geri gelecek ağzı balçık   

dudakları bıçak

gözleri diş diş…

Görsel: “Judith Beheading Holofernes” by Caravaggio 

Mum Arkası Gölge

acımayın acımayın Naciye

belli bir düzeni dinden imandan

çıkaracak aklını yitirmiş

dağıtmış iklimlerden bahar

son gelmiş gitmiş naçizane

çok ihanet ve yüz görümü

eskitmiş ahlakını suya

kağıttan gemi etmiş

elini kaldırma

hicranından önce saf

hani kocaman bir akşam

sessizlik sırtında damga

ağlayacak kadın gözlerinde

kalın çekmiş sürmeleri

herkes evinde bir soluk

mum arkası gölge

titreyen düşünceler

ateşinden düşünce

birini incitme ihtimalinin

zevk yangınındaki dehşeti

korkunç, korkunç!

düşünde elbet biri

af dilenecek iffetiyle

nefretin eşiğinde

kemikleri ekşirken 

gözlerinin yerine

oyuklar ölümün borcu

omuzları çıplak aşk

mum arkası gölge

Painting: “The Magdalene with a Night Light” by Georges de La Tour

Reverans

yoğun mu yoğun

kıvamı macun avuçlarından

sıvazlar kırmızı balçığı

adam ve kadın

tahrikkar yaratıcı

duvarına yaslı gölgeleri

kasıtlı bir ihmal

sonsuzluk yanılgısı

çocuğunda saklı hüznün

yitecek olan ne varsa

şehvetin kanlı Nigar’ı

makyaj ruj, allık, sert bir tokat

uyandır Naciye, çiftleş

suçlu zevklerin şaşkını

iki ayrı yöne yas

başları yaslamış

hamile kadın karnıyla

zamanın dehşeti doğarken

eksik bir reverans

unutulmamak için bu kadar

çaba oğlunda, kızında kazı

ebediyet için hamile

bırak bir şeyleri Naci

bırak artık delilleri

kurduğun oyun aşkın kuruntusu  

renklendir, yinelendir, yalanlarla

ister etten, ister dilden

dönsün döneceği kadar

kenarların delilikten

yenildin sen iliklerine kadar

kıpkırmızı sevgisizlikten

Görsel: Montserrat Gudiol

error: Content is protected !!